article_jule (34937)
Türk Silahlı Kuvetlerinde Disiplin Suç ve Cezaları ve Yargı Denetimi Doktora Tez Taslağı Avukatlık Bürosu
İsteğin reddi üzerine dava açma süresi başlar ve müracaat tarihine kadar geçmiş olan süre de hesaba katılır.” hükmünü amirdir. Bu durumda temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası bir andlaşma hükmüyle bir yasa kuralı arasında çatışma olduğunda andlaşma hükmü üstün sayılacak ve ulusal yasa kuralı ihmal edilerek uygulanmayacaktır. Türk hukuk sisteminde idari işlem ve eylemlerin denetimi, ilk olarak 1961 Anayasasının başlangıç kısmında yer almış; aynı Anayasa’nın 114. Maddesinde ise idarenin hiçbir eylem ve işleminin yargı denetimi dışında bırakılamayacağı esası getirilmiştir. 1982 Anayasasında da (md.125/1) “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu(nun) açık” olduğu belirtilmiştir. Maddesinde; “Bir mahkeme tarafından cezai bir suçtan sorumlu bulunan her şahıs bu sorumluluk kararını yahut mahkumiyet hükmünü daha üst derecede bir mahkemeye inceletmek hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılması, kullanabilme şartları da dahil olmak üzere kanunla düzenlenir. Kanaatimizce AYİM’nin objektif tarafsızlığı tartışılır durumdadır.
Askeri Yargıtay bu suçun oluşması için “özel kast” aramaktadır[822]. Yasaların yanlış yorumlanması, yada kast olmaksızın yapılan hatalı uygulamalar sonucu bu suç oluşmayacaktır. Ayrıca AYİM, YAŞ kararıyla TSK’dan çıkarma işleminin tamamlandığını, üçlü kararnamenin bağlı yetki gereği usulü bir işlem olarak tesis edildiğini vurgulamaktadır[712]. Davacı taraf veya vekili, karartılan veya verilmeyen bilgi ve belgelerin savunmaya esas teşkil edecek unsurlar olduğu iddiası ile mahkemeye itiraz edebilir. Yapılan bu itiraz, mahkeme tarafından incelenerek haklı görülen hususlarda, mahkemenin belirleyeceği çerçevede daha önce karartılan veya verilmeyen bilgi ve belgeler karşı tarafa incelettirilebilir. Hüsnü Yavuz/Türkiye kararında AİHM yukarıdaki gerekçeler ile AYİM’deki yargılamanın ve AYİM’in başvuranların istemleri hakkında verdiği kararın tarafsızlığını kuşkulu hale koyacak hiçbir durumun tespit edilmediği sonucuna varmıştır. AYİM Genel Kurulu, başkan, başsavcı, daire başkanları ve üyelerin tamamından oluşur(m.19/1). Genel Kurul üye tamsayısının beşte dördü ile toplanır ve kararlarını oyçokluğuyla verir(m.19/3-4). Genel Kurulun görevleri gerektiğinde Uyuşmazlık Mahkemesi’ne üye seçmek, Yüksek Disiplin Kurulu kararlarına karşı yapılan itirazları incelemek ve karara bağlamak, içtihadın birleştirilmesine veya değiştirilmesine karar vermek, AYİM İçtüzüğünü yapmak ve kanunlarda gösterilen diğer görevleri yapmaktır(m.29).
Yargılama usulündeki bu durumun adil yargılama ilkesini ihlal edip etmediği konusu AİHM tarafından tartışılmış Danıştay uygulaması hakkında Meral/ Türkiye davasında[691] AYİM uygulaması hakkında ise Dikel/Türkiye davasında[692] karara bağlanmıştır. AYİM’in kararları (dairelerin ve daireler kurulunun) kesindir ve kesin hükmün bütün sonuçlarını doğurur. Bu kararlar aleyhine ancak kararın düzeltilmesi (m.66) ve yargılamanın iadesi (m.64-65) yollarına başvurulabilir(m.63/1). Yargılamanın iadesi ve kararın düzeltilmesi istekleri, esas kararı vermiş olan Dairede veya Daireler Kurulunda karara bağlanır(m.67/1). AYİM, görev alanına giren konularda menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davalarını ve hakları ihlal edilenler tarafından açılacak tam yargı davalarını doğrudan doğruya ve kesin olarak karara bağlar. AYİM’in verdiği kararlar verildiği andan itibaren kespin up(AYİM m.21/1). Maddesine göre, disiplin mahkemesi, biri başkan ikisi üye olmak üzere üç subaydan kurulur. Astsubay, erbaş ve erlerin yargılanmalarında, üyelerden biri astsubaylardan seçilir. Kanunda belirtilen usule göre yargılama yapıp karar verirler. Disiplin Mahkemeleri Anayasa Mahkemesi tarafından “mahkeme” kabul edilmektedir[659]. 211 sayılı İçHK’nun 43/I.maddesine göre, TSK mensuplarının siyasî mahiyette nutuk ve demeç vermeleri ve yazı yazmaları yasaktır. Maddesine göre üstler emri altında olmazsa bile astlarını geçici olarak tutuklayabilirler.
- İşine önem vermeme, işiyle ilgili hususlara karşı ilgisiz olma ve lakayt davranma bu bentteki suçu oluşturur.
- Mahkemenin daireleri arasında farklı içtihatlar ortaya çıkabilmektedir.
- Mahkûmun sıhatî elverişsiz İse cezasının bir derece daha hafifi uygulanır.
Kolluk faaliyetleri, insan hak ve hürriyetlerinin ihlaline yol açabilecek hukuka aykırı eylem ve tasarrufları meşru kılamaz. Prensip budur, istisnası ise toplum düzeni ile insan hak ve hürriyetlerinin korunması amacıyla kolluğun kullanmakla yükümlü tutulduğu zor ve silah kullanma yetkisinden kaynaklanır. Hukuk devletinde, kolluğun zor ve silah kullanma yetkisini keyfi kullanabilmesi kabul edilemez. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Çocuğun soybağını değiştirme” başlıklı 231. Maddesinin birinci fıkrası uyarınca; “Bir çocuğun soybağını değiştiren veya gizleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”. Maddesinin birinci fıkrasının (e) bendine göre, beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda dava zamanaşımı süresi sekiz yıldır. TCK m.67’de dava zamanaşımı süresinin durması ve kesilmesi sebepleri düzenlenmiştir. TCK m.67’de gösterilen sebepler gerçekleştiğinde, ya durma sebebi ortadan kalktıktan sonra dava zamanaşımı kaldığı yerden işlemeye devam eder ya da en fazla dava zamanaşımı süresinin yarısı kadar olmak üzere kesilme sebebiyle tekrar başlayan zamanaşımı uzar. Maddesinde de özel belgede sahtecilik suçları düzenlenmiştir. Her iki suç yönünden kanun koyucu; sahtecilik suçunun maddi unsuru olarak aldatacak şekilde ibaresine yer vererek, belgenin iğfal, yani aldatma kabiliyetinin olup olmadığının hakim tarafından incelenip tespit edilmesini aramıştır. Burada belgenin sahteliği iddiası ile ilgili bilirkişi incelemesine tabi tutulması başka, sahte belgenin aldatma yeteneğine sahip olup olmadığı ile ilgili hakim tarafından çıplak gözle inceleme yapılarak, bunun tutanak altına alınması başkadır.
Buna göre; para cezası kanunda alt sınır ve üst sınır olarak gösterilmişse, ceza miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur. Bu kural fiiliyle orantılı ceza ilkesinin uygulanması maksadıyla konulmuş olup, idari para cezasına karar verecek kamu görevlisi veya kurul bu takdir yetkisini keyfi olarak kullanamayacaktır[11]. Bu maddenin dezavantajı ise, önceden objektif genel kriterler belirlenmezse keyfiliğe açık olmasıdır. Bu cezalarda tartışmalı olan bir konu ise; disiplin cezası olan “aylıktan kesme” cezasının idari para cezası olup olmadığıdır. Muhatabında parasal bir azalmaya yol açsa da bu cezanın idari para cezası olduğunu söylemek kolay değildir. Çünkü, aylık kesim cezası ile memurun yine kurum içindeki statüsü zarar görmektedir.
Ancak birbirine karşıt saydamlık ve yabancılık eğilimleri aşıldığı zaman varlık, kendi iç ve dış gerçekliğinde ve özgürlüğünde tam bir özerkliğe kavuşabilecektir. Kant’ta iradenin özerkliği, kendisini kendi özüne göre ve dolayısıyla ahlak yasasının evrensel biçimine uygun olarak belirleyen iradenin niteliğidir. Bu anlamda özerklik, kesin buyruklarla (kategorik emperatif) gerçekleşir. Bu buyruklar her türlü duygusallığın dışında, nesnel bir töreselliği sağlarlar. Kant’a göre töresellik, bu kişisel özerkliktir; Hançerlioğlu, O., Felsefe Sözlüğü, 11. [103] Kelimenin karşılığı Osmanlıca’da “muhtariyet”, İngilizce’de “autonomy”, Fransızca ve Almanca’da “autonomie” ve İtalyanca’da “autonomia”dır. İngilizce’de “autonomy”, genel olarak, “kendi kendi idare eden” ya da “bir milletin kendi kendini idare hakkı” anlamlarına gelecek biçimde siyasi bir içerik ile kullanıldığından Osmanlıca “muhtariyet” kelimesi, buradaki özerklik kavramının daha doğru bir karşılığı olarak kabul edilebilir. Maddesine göre; uyarma, kınama ve üç maça ya da üç aya kadar oynamama cezalarına karşı Tahkim Kurulu’na başvurmak mümkün değildir.
Keza disiplin cezası olmayan uyarı yazılarının idari yargı denetimine tabi tutulup tutulmayacağındaki AYİM kriterlerinden birisi de bu yazıların üst makamlara bildirilmesi ve özlük dosyasına konulmasıdır. Esasen konu idarenin eleştiri ve uyarı işlemleri olduğunda, disiplin soruşturmasını gerektirecek seviyeye ulaşmayan ve kurum düzenini sağlayan idari tedbirler ile basit disiplin yaptırımına konu olan fiiller arasındaki sınırı kesin çizgilerle tayin ve tespite imkan bulunmadığını belirlemek gerekir[772]. Bu bakımdan, eleştiri ve uyarıcı işlemleri geniş bir perspektifte ele almak ve basit nitelikte olanlar ile yaptırım tehdidi taşıyan, kişilik haklarını ihlal eden ve cezalandırma amacı güdülenler arasında bir ayrıma başvurmak lazımdır. Buna göre, salt ikaz/tenkit işlemlerle, hareketlerinin yanlışlığının belirtilmesi, mevzuat kurallarının hatırlatılmasıyla uyarılmasının istenmesi, memurun yaptığı iş ile çalışma yer ve saatinin değiştirilmesi gibi işlemleri örnek gösterebiliriz. Memur ceza gibi algılasa bile bunlar birer disiplin cezası değil, iç düzen işlemidir. Basit eleştiri ve uyarıcı işlemler, tek başına hukuki sonuç doğurmadıklarından idari dava konusu olamazlar. Bunun için tenkidin yaptırım tehdidi içermesi, eleştiri boyutunu aşarak kişisel hakları zedelemesi, ve/veya cezalandırma amacıyla yapılmaması şarttır. Eğer bu işlemler hizmet gereği değil, sırf cezalandırma kastıyla yapıldığında, şüphesiz hem kılık değiştirmiş disiplin cezası verme yasağının ihlali, hem de yetki saptırması sebebiyle hukuka aykırı olur[773].
Aksi halde birinci fıkraya göre işlem yapılmak üzere keyfiyeti disiplin cezası vermeye yetkili en yakın disiplin âmirine bildirir ve varsa evrakı gönderir. Disiplin hazırlık soruşturması disiplin subayı tarafından en kısa zamanda yapılır. İhbarı yapan âmir tarafından yapılan soruşturma yeter görülürse bu, disiplin hazırlık soruşturması yerine geçer (m.14). İnternette kumar oynatmak Türk Ceza Kanunu kapsamında, internette kumar oynamak ise Kabahatler Kanunu kapsamında değerlendirilmektedir. Yine Anayasanın 129 ncu maddesinde yer alan; “….uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz. Silahlı Kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır…” düzenlemesi de, yasama organına Silahlı Kuvvetler mensupları hakkında verilen disiplin kararlarını yargı denetimi dışında bırakabilme yetkisi tanıyan bir hükümdür[744]. Yasama organı bu hükme dayanarak bir kısıntı getirmediği takdirde sırf bu Anayasa hükmüne dayanılarak Silahlı Kuvvetler mensupları hakkında disiplin ceza kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olduğu sonucuna varılamaz. Yine yasama organı yargı denetimi kısıntısını düzenleyen yasa kuralını yürürlükten kaldırdığı takdirde Anayasaya aykırılıktan söz edilemez.